19.10.2017

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Özbekistan’da ‘Kafkas Ülkeleri Dini İdare Başkanları Toplantısına’ katıldı…

Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te Özbekistan ile Azerbaycan Din İşleri Komiteleri tarafından ortaklaşa düzenlenen ve bölge ülkelerin Diyanet İşleri Başkanlarının katıldığı toplantının açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Ata yurdumuzda, dini idare başkanlarımızla böylesi önemli bir organizasyonun katılımcısı olmaktan duyduğum mutluluğu ifade ediyor, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Özbekistan’da ‘Kafkas Ülkeleri Dini İdare Başkanları Toplantısı’na katıldı.

Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te Özbekistan ile Azerbaycan Din İşleri Komiteleri tarafından ortaklaşa düzenlenen ve bölge ülkelerin Diyanet İşleri Başkanlarının katıldığı toplantının açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Ata yurdumuzda, dini idare başkanlarımızla böylesi önemli bir organizasyonun katılımcısı olmaktan duyduğum mutluluğu ifade ediyor, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Özbekistan’ın İslam kültür ve medeniyetinde çok özel bir yeri olduğuna dikkat çekerek, “Özbekistan, tarih boyunca insanlığın ufkunu aydınlatan nice âlimlerin, erenlerin, yürek fatihlerinin, gönül mimarlarının yetiştiği, kültürümüzün en değerli hazinelerine ev sahipliği yapmıştır” ifadelerini kullandı.

Düzenlenen toplantının önemine işaret eden ve İslam coğrafyasının kültür başkentlerinden olan Taşkent’te bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Erbaş, inancın bir milletin varlığındaki önemine işaret ederek şunları söyledi;

“İnancını kaybedenler varlığını da kaybediyor…”

Başta inanç olmak üzere, dil, kültür, coğrafya, tarih, milleti millet yapan, ayakta tutan, geleceğe taşıyan asli değerlerdir. Tarihten de açıkça görüyoruz ki; İnancını kaybedenler varlığını da kaybediyor. Dilini kaybedenler mefkûresini de kaybediyor; kültürünü kaybedenler kimliğini de kaybediyor; tarihini kaybedenler hafızasını da, coğrafyasını da kaybediyor.

“Maveraünnehir havzasından yedi kıtaya ilim, hikmet, sevgi, muhabbet, taşıyan bir medeniyetin mensuplarıyız…”

Aynı inancın, tarihin, dilin, coğrafyanın, kültürün mensupları olarak bizler; Maveraünnehir havzasından yedi kıtaya ilim, hikmet, sevgi muhabbet, taşıyan bir medeniyetin mensuplarıyız. İslam düşüncesinin ve ahlakının maverası olan bu coğrafyanın, ilim, hikmet ve kültür dünyamıza kazandırmış olduğu zenginliklerinin, ülkelerimizde nesillerimize en güzel şekilde aktarılmasının, coğrafyamızın, ümmetin ve insanlığın geleceği açısından oldukça önemlidir.

“Dini görünümlü istismar hareketlerinin önüne geçmek için bu toprakların asli değerlerini nesillerimize tanıtmalıyız…”

Türkiye’de 15 Temmuz’da devletine milletine ihanet eden yapının; bu coğrafyalarda, kültürünü tanımayan, toplumu ayrıştıran, İslam’ın barış, esenlik, kardeşlik ilkelerini hiçe sayarak muazzez dinimize en büyük zararı veren dini görünümlü oluşumların önüne geçmek için bu toprakların asli değerlerini, yetiştirdiği İmam-ı Buhârî, Tirmizî, Mâtürîdî, Bahâeddin Nakşibend gibi âlimlerini ve Yüce Dinimiz İslam’ın yüksek hakikatlerini nesillerimize tanıtmanın bizim için bir mükellefiyettir. Bu bakımdan başta Özbekistan ve Azerbaycan olmak üzere tüm Orta Asya ve Kafkas Dini İdarelerinin kendi aralarındaki ilişkilerini, güçlü bir kurumsal temele ve en ileri düzeyde işbirliğine kavuşturmasının; toplumu aydınlatmak, dini, ahlaki ve kültürel değerleri istismar ve tahrip eden terör örgütlerine karşı birliktelik oluşturmak ve sağlam bir fikri duruş sergilemek açısından çok büyük önem arz etmektedir.

“Bugün dünya, İslam’ın kucaklayıcı ilkelerini, paylaşım ahlakını, kardeşlik hukukunu ve hayat veren nefesini arıyor…”

Bugün, savaşlar, yoksulluk, terör eylemleri, ümitsizlik, gibi devasa sorunların kuşatması altında tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşayan dünyamız, aslında İslam’ın kucaklayıcı ilkelerini, paylaşım ahlakını, kardeşlik hukukunu, hayat veren nefesini arıyor. Ancak İslam dünyası olarak da son zamanlarda sıkıntılı süreçlerden geçiyoruz. Zira bir taraftan Müslüman toplumların kendi aralarında çözülemeyen meseleleri ortada duruyor. Diğer yandan, islamofobi endüstrisi ile insanlığın umudu olan İslam’ın adı kirletilmek isteniyor. İslam’ın temel esasları Kur’an ve Sünnet’te hiçbir şekilde dayanağı bulunmayan bir takım yapılar, tefrika ve anarşi eylemlerini İslam adına gerçekleştirdiklerini ifade ederek,  barış ve esenlik dini İslam’a, birlik ve beraberliğimize, bütün insanlığın geleceğine en büyük kötülüğü ve düşmanlığı yapıyor. Dolayısıyla sahih dini bilgiyi, İslâm’ın sevgi ve barış yüklü mesajlarını toplumumuza ve insanlığa sunmak, kendi meselelerimizi kardeşlik hukuku içinde çözmek için özveriyle, fedakârlıkla, işbirliği içinde çalışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Dini idare başkanları olarak, idarelerimiz arası ilişkilerimizi, tecrübe paylaşımı ve din eğitiminin kurumsallaşması temelinde güçlendirmeliyiz. Önümüzde en öncelikli yapılacak işler olarak bekleyen, İlahiyat Fakülteleri arası ilişkilerin geliştirilmesi, farklı eğitim düzeyindeki ilişkilerin oluşturulması, din görevlilerine yönelik hazırlayıcı kursların düzenlenmesi, ortak yayın politikası belirlenmesi ve belki de en önemlisi Avrasya İslam Şurası’nın daha etkin ve verimli sonuçlar doğuracak şekilde geliştirilmesi konularını acilen gündemimize almalıyız.

Rusya, İngiltere, Almanya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Türkiye'den katılımın sağlandığı toplantıya, Özbekistan Başbakanı Abdulla Aripov, Azerbaycan Din İşleri Devlet Komitesi Başkanı Mübariz Kurbanlı, Özbekistan Din İşleri Komitesi Başkanı Artık Yusupov, Azerbaycan Kafkas Müslümanları İdaresi Başkanı Allahşükür Paşazade, Özbekistan Müslümanları Dini İdaresi Başkanı Osmanhan Alimov, bölge ülkelerin Diyanet İşleri Başkanları,  İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Dr. Halit Eren, çeşitli üniversitelerden akademisyenler ve çok sayıda İslam alimi katıldı.