15.03.2017

“Uluslararası İyilik Ödülleri” sahiplerini buldu

 

 

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası İyilik Ödülleri töreni Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası İyilik Ödülleri törenine Diyanet İşleri Başkanı ve TDV Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr.Mehmet Görmez’in yanı sıra Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Avcı, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, İstanbul Valisi Şahin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş ve vatandaşlar katıldı.

 

Programda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, etkinliği düzenleyen ve yarın kuruluşunun 42. yıl dönümü kutlanacak TDV’ye emek ve gönül verenlere teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle 1975 yılının kasvetli ortamında bu güzide kurumun tesisine öncülük eden hocalara gayretleri için ülke ve millet adına minnettarlık duyulduğunu ifade ederek, Hz. Muhammed’in bir hadisi şerifinde, “Ademoğlu ölünce amel defteri kapanır ancak 3 kişinin amel defteri kapanmaz.” dediğini, bunların da geride sadaka, hayırlı bir evlat ve faydalanılacak bir ilim bırakan kimseler olduğunu müjdelediğini anlattı.

Allah’ın herkese bu dünyadan göç ederken bu müjdeye mazhar olacak bir hayat yaşamayı, arkada hayırla yad edilecek eserler bırakmayı nasip etmesi için dua ettiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bundan 42 yıl önce mesuliyet bilinciyle hareket eden bir avuç vakıf insanının diktiği fidan hamdolsun bugün sadece ülkemizde değil, dünyanın 135 ülkesinde meyve veren bir ağaca dönüştü. Adeta bir Birleşmiş Milletler toplantısını andıran, dünyanın tüm renklerini, tüm güzelliklerini yansıtan şu manzara azmin, fedakarlığın, 42 yıllık sabırlı bir mücadelenin ürünüdür. Türkiye Diyanet Vakfı yurt içindeki 1000 şubesi, eğitimden insani yardıma kadar geniş bir çerçeve yayılan faaliyetleriyle ülkemizde ve dünyada çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Vakfımız bir taraftan hayır, hasenat kültürünün yaygınlaşmasını sağlarken diğer yandan da tüm Müslüman ülkelere, mazlum coğrafyalara Türkiye’nin dostluk elini ulaştırıyor. Bu noktada uluslararası imam hatip ve uluslararası ilahiyat programlarını çok anlamlı, çok değerli buluyorum.”

 

 “Türkiye’nin gönül elçisi olarak kabul ediyorum”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın 70 ülkesinden gelen 2 bin 140 öğrencinin vakfın desteğiyle ilim tahsili yaptığını, bu öğrencilerin gelecekte Türkiye ile kendi memleketleri arasında güçlü bir beşeri köprü oluşturacağına inandığını söyledi.

“Bu salonu dolduran her bir kardeşimi Türkiye’nin gönül elçisi olarak kabul ediyorum.” diyen Erdoğan, aynı şekilde Uluslararası İyilik Ödülleri’ni ve bu kapsamda icra edilen etkinlikleri de önemli gördüğünü vurguladı.

Erdoğan, adalet, ihsan, merhamet ve istikamet gibi ilkeler doğrultusunda yürütülen hizmetlerin ilelebet devam etmesi temennisinde bulunarak, Türkiye Diyanet Vakfının Diyanet İşleri Başkanlığı ile başlattığı “Hediyem Kur’an Olsun” projesinin de doğru yönde atılmış bir adım olduğunu belirtti.

Bilhassa Afrika, Asya’nın bazı bölgeleri ve Güney Amerika’daki Müslümanların Kur’an-ı Kerim temininde ciddi sorunlar yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, “Kimi zaman koskoca bir köy sadece bir mushafla iktifa etmek zorunda kalabiliyor. Misyonerler bu bölgelerdeki kardeşlerimizin aklını çelmek için tüm imkanlarını seferber ederken onları mushafsız bırakmak bize yakışmaz. Hayırsever ve alicenap milletimizin bu konuda da vakfımızı yalnız bırakmayacağına inanıyorum. İnşallah bizler de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sizlerin çalışmalarına destek olmayı sürdüreceğiz.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalbin çevrede olan bitene karşı hassasiyetini giderek kaybettiğini vurgulayarak, son 6 yıldır Suriye’de olduğu gibi normalde dünyayı ayağa kaldırması gereken vahşet görüntülerinin birkaç ülke dışında hiç kimseyi harekete geçirmediğini anlattı.

Akdeniz’de boğulan masumlar, kimyasal silahlarla katledilen yavrular, her gün ekranları kaplasa da yüreklerde hiçbir iz bırakmadığına dikkati çeken Erdoğan, Rabbin bunu Kur’an-ı Kerim’de kalbin katılaşması, pas tutması, hatta taşlaşması olarak ifade ettiğini anlattı.

Kalplerin nasır tuttuğu, taşlaştığı zor bir dönemde yaşanıldığını belirten Erdoğan, “Merhamet diliyle konuşanların kelimeleri maalesef artık duyulmuyor. Sadece Hakk’ın rızası için koşan, koşturan, gecesini gündüzüne katan, fisebilillah çalışan iyilik neferlerini mumla arıyoruz.” dedi.

Erdogan, böylesi bir zaman diliminde hem Türkiye’de hem de dünyanın farklı köşelerinde dünyayı iyiliğin değiştireceği inancıyla çalışanları bulmanın, onların gayretlerine destek olmanın çok önemli olduğunu söyledi.

Karamsarlığa sevk eden onca duyarsızlığa rağmen, dünyanın dört bir köşesinden gelen bin 200 hikayenin, yürek sahibi insanların hala her tarafta mevcut olduğunu gösterdiğini dile getiren Erdoğan, iyilik ödüllerinin sahiplerinin, bu işin maddi imkan meselesi değil, yürek meselesi daha önemlisi nasip meselesi olduğunu açıkça ortaya koyduğunu belirtti.

“Onların asıl ödülü, Rabbimin katındadır”

İbn-i Sina’nın “Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.” sözünü hatırlatan Erdoğan, “Bize düşen bu iyilik neferlerine sahip çıkmak, onları teşvik etmek, gönül erlerinin sayısının artması için çaba harcamaktır.” diye konuştu.

Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Uluslararası İyilik Ödülleri’nin bu açıdan önemli bir rol üstlendiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yılki ödül sahiplerinden ömrünün 40 yılını toprağa, yeşile, tabiat kitabını okumaya vakfeden Mustafa Göçer kardeşimi, cehalet karanlığıyla boğuşan hayatını sokak çocuklarına adayan Pakistanlı Muhammed Eyüp kardeşimi, genç bir üniversite öğrencisiyken arkadaşlarıyla başlattığı kitap ayracı projesiyle Afrika’daki mazlumların gözlerine derman olan Merve Çirişoğlu kızımızı, ayrımcılığın kin ve nefret tohumlarının hoyratça serpildiği bir zaman diliminde hakikati haykıran Amerikalı Suzanne Barakat hanımefendiyi, ‘Barış dünyanın en güzel kelimesidir.’ diyerek İslam’ın serdarlığını yapan kanı kanla temizleyeceğini düşünenlere inat affetmeye, sulh etmeye çağıran Diyarbakırlı Yahya Kamçı hocamızı, Filistin’de kurşunlara, bombalara inat hakikate ayna tutan, işgali dünyaya aktaran cesur gazeteci Janna Cihat hanımefendiyi, Türkiye’nin Suriyeli muhacirler için son 6 yıldır sergilediği dayanışmanın sembolü haline gelen Cavit ve Hafize Etleç çiftini yürekten tebrik ediyorum.

İnşallah sizlerin bu azmi, bu fedakarlığı iyilik hareketinin dünyanın dört bir yanında yayılmasını sağlayacaktır. Bu yıl ki Vefa Ödülü’nün 15 Temmuz şehitlerimize tevcih edilmesini de son derece anlamlı buluyorum.”

Açılışta okunan Ali İmran Suresi’nde “Siz hayırlı bir ümmetsiniz” ifadesinin geçtiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını “Karşımdaki bu topluluğu da insanlar içinden çıkarılmış bir hayırlı ümmet olarak görüyorum. Sizler, iyiliği emredeceksiniz, kötülükten de men edeceksiniz. Bunu da biliyorum. Bunun için sizleri tebrik ediyorum. Kutluyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Türkiye Diyanet Vakfımıza, çalışmalarında Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum. Bu yılki İyilik Ödüllerine layık görülen kardeşlerimi bir kez daha tebrik ediyorum. Rabbim, iyileri aramızdan eksik etmesin. Rabbim iyilik için çalışan herkese güç versin, kuvvet versin, yardımcısı olsun.”  diyerek tamamladı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş:

 

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise  Habil’le Kabil arasında başlayan iyilerle kötüler arasındaki mücadelenin bugün de devam ettiğini söyledi.

Maalesef kötülerin daha organize, yaygın ve başarılı olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu mücadelenin kıyamete kadar devam edeceğini dile getirdi.

Kurtulmuş, dünyada birçok ülkenin iç savaş, işgal ve bir takım terör örgütleriyle mücadele ettiklerini aktararak, “Yiyecek ekmeği, içecek temiz suyu olmayan memleketlerin ne yazık ki bir takım işgallerle, baskılarla ve askeri müdahalelerle karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Onlar örgütlü şekilde kötülük adına işlerini yaparken, masum milletleri, ülkeleri işgal ederek, terör örgütlerini onlara musallat ederken, bizim gibi iyilik için çırpınan milletler de mazlum milletlerin elinden tutarak, onların bulundukları bu durumdan kurtarılması için mücadele ediyoruz.” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez:

 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez,  ödül alacak iyilik kahramanlarıyla birlikte yükseltecekleri iyiliklerin, başta Hollanda olmak üzere, batı muhitlerinde akıl tutulmasına yol açan İslamofobik nefretlerin doğurduğu bütün kötülüklerin ortadan kalkmasına vesile olmasını diledi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’da maruz kaldığı tutumu hukuksuzluk ve nezaketsizlik olarak niteleyen Görmez, şöyle devam etti:

“Bunu, bir din gönüllüsü olarak reddediyorum. Daha dün aynı hukuksuzluk, 40 yıldır yurt dışındaki millet varlığımızın dini ve manevi hayatına hizmet eden, her biri aynı zamanda birer barış elçisi olarak birlikte yaşama ahlak ve hukukundan taviz vermeyen din gönüllülerimize karşı yapıldı. Akla hayale gelmeyecek yalan ve iftiralarla casus ilan edilip evlerine baskınlar düzenlendi. Daha birkaç yıl önce bu nefrete öncülük yapan siyasetçi, ‘eğer İslam Peygamberi hayatta olsa, Hollanda’dan vize istese vermezdim’ diyecek kadar ileri giden bu insanlara, İslam’ın rahmet Peygamberinin insanlığa takdim ettiği rahmet eczanesinden nasip alarak şifayab olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Buradan, bu iyilik salonundan, iyilik toplantısından, başta Papa Franciscus olmak üzere, batıdaki bütün din adamlarını, kilise mensuplarını İslamofobik kin, öfke ve nefrete karşı ses vermeye davet ediyorum.”

 

Görmez, var oluşun anlamının, iyilik, doğruluk ve güzellik olduğunu anlatmaya çalıştıklarını dile getirerek, iyiliğin varlık ve gerçeklik olduğunu, marufun ezeli ve ebedi olduğunu, kötülüğün hiçlik ve yokluk olduğunu, münkerin geçici ve arizi olduğunu bildirmeyi amaçladıklarını belirtti.

Türkiye Diyanet Vakfının, dünyanın her yerindeki mazlumlara yardım elini uzattığını aktaran Görmez, “İslam dünyasının bu gün içerisinde bulunduğu cehalet, yoksulluk ve geri kalmışlıktan kurtulabilmesinin ancak bilinçli ve eğitimli yetişmiş insanla olabileceğine inanarak, eğitim faaliyetlerine öncelik veriyoruz. Vakfımız, bu maksatla yurt içinde ve yurt dışında açtığı eğitim kurumlarıyla, yurtları ve farklı branşlarda verdiği burslarıyla binlerce öğrencinin yetişmesine destek olmaktadır. Vakıf, yurt dışında açtığı okullarda ve 111 ülkeden ülkemize getirdiği ilköğretimden doktora seviyesine kadar öğrencilere verdiği eğitimlerle İslam’ın doğru anlaşılması ve anlatılması konusundaki çalışmalarını sürdürmektedir.” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, iç savaşın başladığı ilk günden itibaren Suriyelilerin yanında olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Türkiye’de açtığı okullarda ise 15 bin Suriyeli çocuğun eğitimini 3 yıldır sürdürmektedir. Son dönemde terör unsurlarından temizlenen El Bab, Çobanbey, Cerablus ve Azez’i ayağa kaldırılarak hayatın normalleşmesi ve halkın tekrar dönebilmesi için başlatılan çalışmalar kapsamında ilk etapta 67 caminin yeniden inşasına başlamıştır. Ayrıca Halep’ten çıkan kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için başlattığımız ‘Halep’te İnsanlık Ölmesin’ kampanyasında 152 milyon tutarında ayni ve nakdi bağış toplayarak ilk etapta 812 tır ayni yardım malzemesini bölgeye ulaştırmıştır. Bölgede kurduğu koordinasyon ve lojistik merkezleri ile ihtiyaçları tespit ederek açtığı fırınlar, aşevleri ve giyim mağazaları ile bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalarını sürdürmektedir.”

Myanmar’da zulüm gören Arakan Müslümanlarının göç ettiği Bangladeş, Malezya ve Pakistan’da yürütülen çalışmalarla yaraların sarılmaya çalışıldığını ifade eden Görmez, bu kapsamda 4 binden fazla Arakanlı çocuğu okulla buluşturdukları bilgisini verdi.

Görmez, Orta Asya’dan Güney Asya’ya, Amerika’dan Kırım’a, Rusya’dan Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada 25 ülkede 3 bin 600’ü aşkın caminin yapımını üstlendiklerini ve Gazze’de saldırılar sonucu yıkılan 9 caminin de yeniden inşasını tamamladıklarını ifade etti.

Uluslararası İyilik Ödülleri

Türkiye Diyanet Vakfınca düzenlenen “Uluslararası İyilik Ödülleri” kapsamında bu yıl 4’ü Türkiye’den, 3’ü de başka ülkelerden olmak üzere 7 kişiye iyilik ödülü verildi.