28.08.2020

İSLAM’IN SAĞLIĞIMIZA VERDİĞİ DEĞER

Yüce Allah insanı en güzel şekilde yaratmış, ona emanet olarak pek çok iyilik ve nimetlerini vermiştir. Bu yüzden Rabbimize sonsuz hamd ve şükürler olsun.

Yaratanımızın bizlere bahşettiği en kıymetli nimetleri başında, şüphesiz ki akıl ve sağlık gelir. Zira aklı ve sağlığı yerinde olmayan birinin yaşadığı hayatın ne anlamı ne de bir tadı vardır. Bu sebepledir ki dinimiz İslam, çeşitli vesilelerle daima sağlığımızın korunması ve hayatımızın mutlu bir şekilde sürdürülebilmesi için pek çok tedbir ve önerileri bizlerden istemiştir. Nitekim dinin beş temel amacı vardır. Bunlar; dinin muhafazası, canın muhafazası, aklın muhafazası, malın muhafazası ve neslin korunması.

Bilindiği üzere son aylarda ülkemiz ve tüm dünya, Covid-19 salgın hastalığının pençesine yakalanmıştır. Her gün maalesef bu salgından dolayı yüzlerce insan sağlığını yitirmekte, hayatını kaybetmektedir. Doktorlarımız bu hastalığa karşı önce temizliğin ve hijyenin önemine vurgu yapmaktadırlar. Aslında hak dinimiz İslam asırlar önce Kur’an-ı Kerim’de “…Allah çok temizlenenleri sever…”; Peygamberimiz de “Temizlik imandandır” buyurmuş; namazını kılan bir Müslüman da günde en az beş defa elini, yüzünü, ayağını vb. uzuvlarını yıkamakla yükümlü tutularak beden temizliğinin sağlanması temin edilmiştir. 

Müslüman bilinçli ve sorumlu davranır

Sahibi olduğumuz mal, mülk, sağlık, gençlik hayatımız ve çoluk-çocuğumuz gibi çok değerli şeylerin bize emaneten verildiğini, bunları nerede ve nasıl kullandığımızdan sorumlu olduğumuzu lütfen unutmayalım. Bazılarının dillendirdiği şöyle bir düşünce çok yanlıştır: Bu beden benimdir, bu el, bu mal benimdir; dolayısıyla zevkime göre kullanırım mantığı asla doğru değildir. Tekrar edelim, tüm bunları bize Yüce Allah emaneten vermiş ve bizlerden bunları en güzel şekilde yararlı, amacına uygun ve helal dairede kullanmamızı istemiştir. Aksi halde çok pişmanlık duyarız ama, iş işten geçmiş olur. Bu konuda sevgili Peygamberimizin şu uyarısı çok anlamlıdır: “ Beş şey gelmeden önce, beş şeyi ganimet bil; ihtiyarlığından önce gençliğini, hastalanmadan önce sıhhatini, fakirliğinden önce zenginliğini, meşgul zamanlardan önce boş vaktini ve ölümden önce hayatını!”

Önce tedbir gelir, sonra tevekkül…

Koronavirüsün sebep olduğu salgın hastalığın arttığı bu günlerde doktorların ve bilim adamlarının önerilerine mutlaka uymalı, gerekli tedbirleri almalıyız.  Bu gün için önerilen maske+mesafe+hijyen-temizlik ve karantina kuralına herkesin uyması vicdani bir sorumluluk, dini bir yükümlülüktür. Zira Hz. Peygamberin buyurduğu gibi “ İslam’da zarar vermek de, zarara zararla karşılık vermek de yoktur.”  Yine Hz. Peygamber “Bir yerde veba (bulaşıcı hastalık) olduğunu duyarsınız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba çıkarsa oradan ayrılmayın!”, “Hastalık taşıyan kişi, sağlam kişinin yanına gitmesin!” talimatlarıyla dinimiz salgın hastalıklara karşı tedbirli olunmasını önemle bildirmiştir. Öte yandan Yüce Allah da Kur’an-ı Kerimde “Kim bir insanı bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanlığı öldürmüştür.” buyurmaktadır. Bu ilahi tedbir ve uyarılar, dinimizin insan sağlığına verdiği değeri, İslam’ın vazgeçilmez değerde gördüğü “hayatı korumak” ilkesini gerçekleştirmek amacına yönelik koyduğu prensiplerdir.

Unutmayalım ki, sağlık olmadan hiçbir şeyin kıymeti yoktur ve sağlık içinde alınan bir tek nefes dünyaya bedeldir. Kanuni Sultan Süleyman bu hakikati ne güzel ifade etmiş:

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,

 Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

 

 

                                                                                            26.08.2020

                                                                                      Mustafa NURGÜN

                                                                                        Kartepe Müftüsü